Gerçekçi olmak zorunda değilsin: Girişimcilik yolculuğu
- Deniz Sezen
- 10 Mar
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Mar
Geçen hafta sahtekarlık sendromu üzerine bir yazı yazdım. Ertesi gün ise, "Gerçekten yeterince iyi miyim?" diye düşünürken buldum kendimi—tam da insanlara yapmamalarını söylediğim şeyi yaparken.
Bu ironiyi gözden kaçırmıyorum.
Tükenmişlikten kaçınmaktan bahsediyorum ama bazen gece geç saatte hala maillere cevap yazarken buluyorum kendimi.
Her gün hareket etmenin öneminden söz ediyorum ama bazı günler koltuğa gömülüp yerimden hiç kalkmadığımı fark ediyorum.
İş-yaşam dengesi hakkında yazıyorum ama akşam yemeğinde otururken zihnim hâlâ yapılacaklar listesinde takılı kalıyor.

O yüzden bunu yüksek sesle yazmaya değer buluyorum:
İçeriğim, hayatımın mükemmel bir yansıması değil.
Bunu daha çok bir tür terapi gibi görüyorum.
Sevdiğin, anlam bulduğun ve hayatı önceliklendiren bir iş kurmak hakkında yazarken, aslında kendime de hatırlatıyorum neyin peşinde olduğumu.
İçeriğim her zaman ustalıkla öğrendiğim dersler hakkında değil. Çoğu zaman hâlâ peşinden koştuğum idealleri yansıtıyor.
Birkaç hafta önce, Ters Çaba Yasası hakkında yazmıştım. Bir şeyi başarmanın en iyi yolunun onu zorlamadan, doğal akışında ilerletmek olduğunu anlatmıştım.
Bunu yazmam, aslında tam da her şeyi kontrol etmeye çalıştığım, önüme gelen her konuyu aşırı zorlayarak kendimi strese soktuğum bir döneme denk geldi. Bu deneyim, biraz yavaşlamam gerektiğini fark etmemi sağladı.
O yüzden sonrasında, yavaşlamak üzerine yazdım.
Sanki terapide gibiyim. Bir nevi açık bir günlük aracılığıyla kendime ve herkese öğretiyorum. (Ve okuduğun için teşekkür ederim.)
Herkes Gelişim Sürecinde
Bazen bir içerik yazıyorum ve hemen siliyorum. "Bunu nasıl yazabilirim ki, ben bile her zaman uygulayamıyorum?" diye düşünüyorum.
Ama ben her şeyi çözmüş biri olarak yazmıyorum. Senin gibi, çözmeye çalışan biri olarak yazıyorum. Gerçek şu ki, hayat, milyonlarca dersin içinde süregelen bir deneyim. Ve hiç kimse her şeyi tam olarak çözmüş değil.
Çok başarılı bir girişimci olan bir arkadaşım geçen gün bana mesaj attı:
"Geçen gün, öğlen arasında 'üretkenlik yarışı: Kendimiz için daha insancıl bir yol var mı? yazını okudum, bayıldım!! Ama gece yarısı oldu ve hala çalışıyorum. Hayaller ve gerçekler!"
Başarı seviyemiz ne olursa olsun, hepimiz gelişim sürecindeyiz.
Bu Bir Vizyon Panosu, Belgesel Değil!
Sosyal medyam ve burada yazdıklarım, hayatımın bir belgeseli değil. Daha çok, herkese açık paylaştığım kişisel bir vizyon panosu.
Mükemmeliyetçi olmamak üzerine yazıyorsam, bunu her zaman başardığım için değil, başardığım günlerde ne kadar iyi hissettirdiğini bildiğim için yapıyorum.
Hâlâ kendimi gereğinden fazla zorladığım, her şeyi aynı anda yapamadığım için hayal kırıklığına uğradığım anlar oluyor. Kendi tavsiyelerimi unutabiliyorum. Telefona gereğinden fazla baktığım günler var. Ve bazen, değerlerimle örtüşmeyen ve beni zamansızlık sarmalına sokacak projeleri kabul ettiğim de oluyor.
Ve bu sorun değil. Çünkü mesele mükemmel olmak değil, doğru yöne ilerlemek.
Bu yüzden, iş aracılığıyla daha iyi bir hayat inşa etmek hakkında konuşurken, ulaşılmış bir varış noktasından değil, takip etmeye çalıştığım yoldan bahsediyorum.
Mükemmel Değil Gerçek
Bir dahaki sefere benden bir şey okuduğunda, unutma: Her zaman ustalaştığım konular hakkında yazmıyorum—peşinde olduğum idealler hakkında yazıyorum.
Bazı günler onlara çok yaklaşıyorum, bazı günler ise tamamen uzak kalıyorum.
Ve belki de paylaşabileceğim en değerli şey, mükemmel örnekler değil, dürüst olanlar.
Çünkü hepimiz, mükemmel olmadan, daha iyi bir şey inşa etmeye çalışıyoruz.
Comentarios