İşi doğru yapmak: Küçük şeylerin büyük etkisi

Hızlı çözümlerin giderek takıntı haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz.

7 günde 7 kilo ver.

Tek bir sosyal medya gönderisi ile viral ol.

6 ayda Milyon Dolar kazan.

Zor şeyleri daha hızlı, kolay ve ucuz şekilde yapmanın yollarını arıyoruz sürekli.

Hedeflerimize bu şekilde yaklaştığımızda, uzun vadeli başarının temelini oluşturan o en önemli şeyi tamamen kaçırıyoruz: Bir işi doğru şekilde yapmanın verdiği hazzı.

Örneğin bir müşterinin sorusuna empati kurarak gerçekten yanıt veren, o özenli ve düşünülmüş e-postayı yazmak. Birine verdiğimiz sözü tutmak. A+ kalitede bir işi, söz verdiğimiz zamanda teslim etmek gibi...

Gösterişsiz ama güçlü olan

Bunlar iş kurmanın “gösterişli” kısımları değildir. Ve hiç kimsenin, “bugün düzgün biçimde dosyalanmış belgeler gönderdim” diye viral olan bir sosyal medya gönderisi de yoktur.

Ama küçük işlerini doğru yaptığınızda, diğer her şeyin ne kadar kolaylaştığını fark edersiniz.

Müşterileriniz size daha çok güvenir.

İtibarın yavaş ama sağlam bir şekilde büyür.

Bir süre sonra fırsatlar sizi bulmaya başlar, sizin onların peşinden koşmanız gerekmez.

Bazı işletmelerin hızla büyürken bazılarının neden zorlandığını düşündünüz mü? Bunun sebebi çoğu zaman büyük stratejik hamleler değildir. Asıl fark, küçük ama doğru işleri özenle yapmanın sürekliliğinde yatar.

Çünkü temelde kestirme yollar seçtiğinizde, fark etmeden kendinizi vasatlığa alıştırırsınız. Ama bir işi gerçekten doğru yaptığınızda, çalışma biçiminizin etrafında bir standart oluşturursunuz. Sonuçta, bir şeyi nasıl yapıyorsanız aslında her şeyi öyle yaparsınız.

Nasıl yaptığınız kim olduğunuzu gösterir

Yanlış anlaşılmasın; burada mükemmeliyetçilikten söz etmiyorum. Sadece şunu fark etmenizi istiyorum: Kendi standartlarınız, sonunda sizin markanıza dönüşür.

Bir e-postayı göndermeden önce okumaya, toplantıya zamanında gitmeye ya da ürününüzü özenle hazırlamaya üşeniyorsanız, birisi neden size ya da markanıza güvensin? Ben güvenmezdim.

Müşterilerle olan her etkileşimdeki dikkatsizlik, aslında genel iş yapış biçiminizin de bir yansımasıdır. Küçük detaylara önem vermeyen biri, büyük işlerde de aynı özensizliği sürdürür.

Ve bir işi doğru şekilde yapmanın verdiği haz, sadece o işi yapmakla ilgili değildir. Asıl mesele, o süreçte kim olduğunuzdur.

Özen gösteren, detaylara dikkat eden biri olursunuz. Ve harika işlerin tesadüfen değil, emekle ve süreklilikle inşa edilen bir alışkanlık olduğunu fark edersiniz.

Sürekliliğin gücü

Küçük adımlarla başlayın. Her gün yaptığınız bir işi seçin ve bu kez onu gerçekten doğru yapmaya odaklanın.

Belki yeni bir müşteriyi sürece dikkatle dahil etmek. Belki proje güncellemelerini daha özenli hazırlamak. Belki de sattığınız ürünü daha titizlikle paketlemek ya da teslimat sürecinizi iyileştirmek.

Ne olduğu önemli değil; önemli olan, o işi düşünerek, eksiksiz ve özenle yapmanız. 

Bir süre sonra fark edeceksiniz ki, asıl haz sadece sonuçta değil; güvenilir biri haline gelmenin verdiği tatta ve elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı bilmenin getirdiği özgüvende gizlidir.

Koşturmayı başarıyla eş tutan bir dünyada, işleri doğru yapmak sessiz bir direniştir. Ama aynı zamanda, en anlamlı ve kazançlı olandır.

Çünkü küçük şeyleri iyi yapan kişi, kalıcı olanı inşa eder.

Ve o iz — o iş — gerçekten değerlidir.

Yazılarıma abone olun