top of page

Başarılarını Gerçekten Hak Ettin mi?

Güncelleme tarihi: 24 Mar

Ne kadar çalışırsan çalış, elde ettiğin başarıları tamamen şans eseri gibi mi görüyorsun? İçten içe, "Bir gün herkes bunun bir aldatmaca olduğunu anlayacak" diye mi düşünüyorsun?


Eğer cevabın evet ise, yalnız değilsin. Bu his, sadece senin başına gelen bir şey değil. Hatta tam tersine, Sahtekarlık Sendromu (Imposter Syndrome) en çok yüksek performans gösteren, başarılı insanları etkiliyor.


Ben de uzun süre bu duyguyla mücadele ettim. Başarılarımı gerçekten hak edip etmediğimi sorguladım. İçimde hep, "Bir gün gerçekler ortaya çıkacak ve herkes gerçekte ne kadar yetersiz olduğumu fark edecek" korkusu vardı.


Tamamen geçti mi? Belki hayır. Ama zamanla bu duyguyu yönetmeyi öğrendim. Ve fark ettim ki bunu aşmanın yolları var.


Bugün, sahtekarlık sendromuyla başa çıkmak için bende gerçekten işe yarayan 5 yöntemi seninle paylaşmak istiyorum.

Sahtekarlık sendromu (Imposter Syndrome) yaşayan bir kadın girişimci.

1. Sahtekarlık Sendromu En Çok Başarılı İnsanları Etkiliyor


Ne gariptir ki, sahtekarlık sendromu en çok yüksek performans gösteren insanları etkiliyor. Çünkü nasıl ve neden başarılı olduklarını açıklamakta zorlanıyorlar.


Bunun üzerine düşünüp kendilerini takdir etmek yerine, başarılarını şansa bağlıyorlar. Ve sonra şu düşünceye kapılıyorlar:

"Ben bir sahtekarım. Başarılı gibi görünüyorum ama aslında sadece şanslıydım. Yakında herkes bunu fark edecek ve gerçek yüzümü görecek."


Ama gerçekten öyle mi?

Bir an dur ve düşün. Eğer bir yabancı, senin kariyerinde başardıklarını sana anlatsaydı, bunların tamamen şans eseri olduğunu mu düşünürdün?

Muhtemelen hayır.


O zaman belki de artık, kendi başarılarını da farklı bir gözle değerlendirme zamanı gelmiştir.


2. Bildiklerin, Başkaları İçin Değerli Olabilir


Bazen bir şeyi o kadar uzun zamandır biliriz ki, herkesin de bildiğini varsayarız. İşte buna bilgi körlüğü deniyor ve sahtekarlık sendromunun en büyük nedenlerinden biri de bu.


2020 yılında, çok başarılı bir kariyere sahip ama girişimci olmak isteyen biriyle çalışmaya başladım. Kurumsal hayatta yıllarca üst düzey pozisyonlarda yöneticilik yapmıştı. Ama girişimcilik bambaşka bir dünyaydı.


Onunla çalışmaya başlamadan önce, içten içe kendime şu soruyu soruyordum:

"Ona ne öğretebilirim ki?"


Günlerce hazırlandım. Çalışma kitapları, analizler, tablolar... Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planladım. Sonunda toplantı günü geldi ve birlikte iş fikrini detaylıca inceledik.


İlk birkaç görüşmeden sonra şunu fark ettim:

  • Kurumsal bir yapıyı yönetme konusunda son derece deneyimliydi, ancak kendi işini kurarken karşılaşacağı finansal dinamikler konusunda net bir yol haritası yoktu.

  • Bir pazarlama stratejisi yoktu.

  • Kurumsal dünyada edindiği deneyimi girişimcilik ekosistemine nasıl adapte edeceğini tam olarak bilmiyordu.


Bu bana şunu gösterdi: Benim için sıradan olan bilgiler, başkaları için hiç de öyle değildi. Ve bu sadece bir kerelik bir durum değildi. Sonrasında da defalarca karşılaştım.


Artık biliyorum ki, hepimiz kendi alanımızda düşündüğümüzden çok daha fazlasını biliyoruz.


Sahtekarlık Sendromunu yenmek için okunan tonlarca kitap

3. Başarılı İnsanlar da Her Şeyi Bilmiyor


Son 8 yıldır girişimciyim ve hâlâ her gün yeni şeyler öğreniyorum. Yeni teknikler, beceriler, iş modelleri, teknolojiler, finansal sistemler… Bilgi sürekli değişiyor ve genişliyor.


Ve işin en ilginç yanı şu: Hayranlık duyduğun, başarılı insanlar da her şeyi bilmiyor.


Girişimcilik yolculuğumda, çok saygın iş insanlarıyla oturup sohbet etme fırsatım oldu. Her seferinde fark ettim ki, hepimiz benzer zorluklarla mücadele ediyoruz.


Hepimiz bazen bir problemi nasıl çözeceğimizi bilemiyoruz. Hepimiz bir noktada deneme-yanılma yapıyoruz. Ve çoğu zaman birbirimize deneyimlerimizi, başarısızlıklarımızı ve öğrendiklerimizi aktarıyoruz.


Bu yüzden, “Ya yeterince bilmiyorsam?” endişesini bir kenara bırak.


Çünkü başarılı insanlar, her şeyi bilenler değil, bilmediklerinde öğrenmeyi bilenlerdir.


4. Başarılarını Gör ve Kutla


Başa dönecek olursak:

“Eğer bir yabancı, senin kariyerinde başardıklarını anlatsaydı, bunların tamamen şans eseri olduğunu mu düşünürdün?”


Kendi başarılarını küçümsemek kolaydır. Çünkü hep daha fazlasını yapmak isteriz ve bir noktadan sonra, kat ettiğimiz yolu fark etmemeye başlarız.


Ama dur ve bir düşün. 5 yıl önce nerede olduğunu hatırlıyor musun? O zamanlar ulaşılmaz görünen şeyler, belki de bugün hayatının sıradan bir parçası oldu. Ama bu ilerleme tesadüf değil, senin emeğinle gerçekleşti.


Sahtekarlık sendromunu aşmanın en güçlü yollarından biri, geriye dönüp ne kadar yol aldığını görmektir.


Ben süreç odaklı bir insanım, o yüzden sana çok da sıradışı olmayan ama işe yarayan bir öneri vereceğim: Takvimine bir hatırlatma koy. "Başarılarını kutla!" diye kendine bir not yaz ve belirli aralıklarla durup, nereden nereye geldiğini fark et.


Çünkü ne kadar yol kat ettiğini fark ettiğinde, kendi hikayene inanmaya başlarsın.

Ve işte o zaman, gerçekten kazanmaya başlarsın.


5. Güvenin Kar Topu Etkisi


Zaman içinde sahtekarlık sendromumu büyük ölçüde kontrol altına almayı başardım. Artık başarılarımı şansa bağlamıyorum. Biliyorum ki, bu noktaya gelmemin tek sebebi şans değil. Çalıştım, merak ettim, denedim, pes etmedim.


Ve fark ettim ki: Kendi başarılarına gerçekten inanmaya başladığında, bu inanç seni daha da ileri taşıyor. Çünkü kendine güvenmek, harekete geçmenin en büyük motivasyon kaynağıdır.


Sahtekarlık sendromu tamamen yok olmayacak. Sessizce bekleyecek, zaman zaman kendini hatırlatacak.

Ama artık onun seni yönetmesine izin vermeyeceksin.


Senin de zaman zaman sahtekarlık sendromu yaşadığın oluyor mu?


Eğer kendini yetersiz hissettiğin, "Acaba gerçekten yapabilir miyim?" diye sorguladığın anlar oluyorsa, bil ki yalnız değilsin. Ama bu duygu, seni durdurmak zorunda değil.


Kendi İşinin Sahibi Ol Eğitimi, kendi işini kurma sürecinde nereden başlayacağını, nasıl ilerleyeceğini ve özgüvenini nasıl artıracağını adım adım öğrenmen için tasarlandı.


Kendi işini kurmak istiyor ama nereden başlayacağını bilmiyorsan, bu eğitim tam sana göre!


Unutma, yola çıkmak için her şeyi bilmek zorunda değilsin. İlk adımı attığında, gerisi kendiliğinden gelecek.



Comments


bottom of page